12 Aralık 2011 Pazartesi

5 Aralık 2011 Pazartesi

Harun Yavruoğlu








TAKASUS


 Bu Yazı Toplam 631 defa okunmuş ve 5 adet yorum yapılmıştır.


Şike cezalılarına sezon sonu indirimler yapıldı. Hem öyle yüzde otuz, yüzde kırk değil,
yüzde seksenlik ultra indirimler…

Aziz’imin azmi kırılmasın
ve de sevenleri darılmasın deyu.

Ne diyelim:
Gözün(Aydın)lar Türkiye…

“Bu hoş olmamıştır.
Şık olmamıştır.
Yakışık kalmamıştır…”
Bu sözleri diyen sanki Başbakan Yardımcısı Arınç değil de
bu spor cahili Harun Yavruoğlu’dur.

Ve devem ediyor…
“Yasalarla oynamamalı.
Eğer bir değişikliğe gidilecekse kamuoyunun mutabakatı aranmalı…”
Allah Allah bu siyaset ne tuhaf böyle sanki biz andavalız da bizimle alay geçilmektedir…
İşin kötüsü artık bu tuhaflıkları kanıksar olduk…

Diğer taraftan bir bakıyorsunuz ki Merkez Hakem Kurulu Başkanı bir Televizyon programında futbol hakemlerini hırpaladıkça hırpalıyor…
Ama nedense bu Hazret;
Üç hafta peş peşe Trabzonspor’un puanlarını kıtırlanmakta iken, sesi soluğu çıkmıyor…

Evet, Trabzonspor’un şutu rakip kale çizgisini çeyrek metreden fazla geçmesine rağmen arakçı bir yaklaşımla gole geçerlilik verilmiyor…
Bu durumda hakeme ne versek ki?
Bir başka Trabzonspor maçında ise, ana sütü gibi temiz bir gol
maalesef ölü sayılıyor…
Yetmiyor, şampiyonlar liginde Türkiye’yi onuruyla temsil eden bu kahramanların Türkiye’deki başarısına uydurma bir gerekçelerle zincir vuruluyor…
Hatta yaptığı şike nedeniyle Türkiye Futbolunun kimyasını bozan, Fenerbahçe’nin bu çirkin eyleminin bedeli de Trabzonspor’dan çıkartılmaya çalışılıyor…
Ne diyelim:
Namın yürüsün Namoğlu…

Diğer taraftan derin futbol:
Karadeniz’in sesi Taka’yı batırmaya çalışmaktadır.
Çünkü bu gazete bölgenin sesidir.
Çünkü bu gazete Trabzonspor’un haklarını aramaktadır.
Çünkü Trabzonspor’un başına örülmek istenen çoraplardan kamuoyunu haberdar etmektedir.

Şikeciler affedilirken, bu ahlaksızlığı deşifre eden Taka Gazetesi nedense
mağdur edilmeye çalışılmaktadır.
Dedim ya Taka Gazetesi: Trabzon’un sesidir ve
bu ceza Trabzonluya verilmiştir.
Bu Trabzonluyu susturma operasyonudur ve Türkiye’de bir ilktir.

Apaçık bir sansürdür bu.
Ayrıca apaçık bir tehdittir.
Tüm medyayı da tehdittir aslında…
Bu özgür basın(!) iddialarına ve demokratik Türkiye’ye yakışmamaktadır.
Taka
gazetesi bu ağır cezayı hak etmeden yemiştir.
Yemiştir ama asla yutmayacak;
hukukun gücüyle bir gün onu hak edenlerin yüzüne tükürecektir…


Haber Kaynağı : Taka Gazetesi


TAKASUS için 5 cevap


  1. birolsancak der ki:
    harika bir karitür umarım herkes bundan bişeyler almıştır
  2. Burçin der ki:
    Güzel bir karikatür
  3. yusuf öztürk der ki:
    memleketim olan trabzonun ,bölgenin sesi olan TAKA GAZETESININ DEGERLI YAZARI. size ne yazalim biz almanyadan kackere külübü arayarak uyardik mesela son TS; BJK macini yönetecek hakem firat aydunus bir BJK tarafdari ve burada akrasi vardir bu adamin maci yönetmesine itiraz edin diye,ama trabzonspor külübü biz takib ediyoruz diyor ama sesleri cikmiyor mactan sonra dünya kobuyor neymi$ hakem neymi$ egemen -be yönetici bunlari mactan önce neden söylemesin egemenin ne oldugunu bursalilar söyledi firatin ne oldugunu biz söyledik daha ne yabalim. UZUN LAFIN KISASI TRABZONU YÖNETENLER BÜTÜN TRABZONLULARI SOKAKLARA DÖKMESE DAHA TRABZONUN BA$INA COK CÖRAB ÖRECEKLER BIZDEN SÖYLEMESI: ACIKCA SÖYLESINLER DEVLET BIZI DOGUYLA KARI$TIRMASIN CÜNKÜ BIR KARAR VERIRSEK ONUDA YABARIZ UMARIM BU KELIME HER$EYI ANLATIYOR; NOT FENERE KIYAK VE YAG CEKENLERDE SUCLUDUR :
  4. Temel Simsek der ki:
    fenerliler üzülmesin diye baska takimlarinda canini yakmak istiyorlar yahu böyle bir sey olamaz
    tabi bizde basinda ne anlatiliyor ve yaziliyorsa onlari biliyoruz eger Trabzonsporlu Yöneticiler
    sike de isimleri geciyor ise acaba o yöneticiler aziz yildirimin neden yaninda degiler isin
    kisasi bu is artik bizim Lahana corbasina benzedi ondan dolayi bütün takimlara güzel zezalandirmak
    gerekir aleme rezil olduk mahlesef federasiyon da hic bir dogru bir sey söylemiyor feneri ve besitasi
    nasil bu isten ikinci lige düsürmeden kutaririz korkaklar milleti böyle kandiriyorlar saygilar.
  5. akcaabatli der ki:
    taka gazetesine ceza kesen federasyonu kiniyorum federayon degil fenerasyon eger fenerin bu yaptiklarini baska külüp yapsaydi simdi karar coktan alinmisti ve okülüp coktan düsmüstü o zaman ne söylerdi biliyomusunuiz uefa böyle istiyor bizde hemen karar almamiz lazimdi.

Harun YAVRUOĞLU - Harun Yavruoğlu çizdi

16 Ekim 2011 Pazar

harun yavruoğlu


Ben
Maalesef hala en iyi şiiri yazmayı beceremedim…
Ve hala en iyi karikatürü çizemedim…
En iyi makaleyi de kaleme alamayışım nedeniyle olacak ki;
hiçbir zaman “ben, hep ben…” diyemedim…

Hiçbir zaman hiç kimseye yalaka olmadım…
Hiçbir zaman yalan konuşmadım, iftira atmadım…
Hiçbir zaman büyüklerime saygısızlık, küçüklerime kurnazlık yapmadım…
Hiçbir zaman kimsenin hakkına tecavüz etmedim...
Karikatürünü veya şiirini veya başka bir eserini kısmen veya tamamen kopyalayıp sahiplenmedim…
Hiçbir zaman kimsenin sırlarını deşifre etmedim. Ki, düşmanım bile olsa yapmadım...
Şartlar ve ortam gereği eleştirdiklerimi dahi arkasından konuşuyorum durumu olmasın diye “ilgilisine söylenmesini” özellikle istedim…
Hiçbir zaman hiç kimseye yük olmadım. Ya da olmamaya çalıştım...
Ve de hiç kimseye “sana vaktiyle şu iyiliği yapmıştım Sırtımda taşımıştım” şeklinde sitemler de etmedim...
Hiç kimseyi “ileride menfaati olur” diye sevmedim.  Sevmişsem; karşılıksız, çıkarsız ve umarsız sevdim...
Hiçbir zaman dostlarımı menfaatlerim uğruna da satmadım...
Hiçbir zaman lafla peynir gemisi yürütmedim, işimle meşgul oldum...
Hiçbir zaman hiç kimseyi mahkemelerde de süründürmedim… Oraya buraya mektuplar yazıp aman dilenmedim…
Ve yine hiçbir zaman hiçbir şey yapmadan “her şeyi yapan benim” diyen zevzeklere de katlanamadım...
Hiçbir zaman etrafımda ki terbiyesizliğe yüz vermedim...
Ancak yanlışlarım olduğunda; başkaları gibi haksızlığımı da örtbas etmedim… O durumlarda muhatabımdan hiç eziklik duymadan derhal özrümü diledim...
Hiçbir zaman kimseye iftira atmadım...
Hiçbir zaman dostlarımı satmadım…
Hiçbir zaman çıkarlarıma yenilmedim…
Hiçbir zaman olduğumdan büyük, değerli veya mühimmiş gibi görülmeye çalışmadım…
Yani iddia edildiği gibi 35 kişisel sergi değil, 23 kişisel sergi açtım. Ve de yine iddia edildiği bibi hiçbir zaman bir karikatürümü öteki sergime taşımadım. Ve de 35 karikatür değil binlerce karikatür çizdim…
Hiçbir zaman ucuz polemiklerin popülist şovmeni olmadım…
Hiçbir zaman insan onurunu incitecek seviyesizliğe tevessül etmedim…
Hiçbir zaman doğruyu yanlış, yanlışı doğru gösterme maharetinde bulunmadım...
Ancak hiçbir zaman “yanlış yapmadım” da demedim…
Hiçbir zaman yalnızlığı terk edilmişlik olarak görmedim... Tam aksine doğru bildiğim yolda yalnız yürümekten gurur duydum…

Arşivim düşmanlarımın sır ve zaaflarıyla dolu olsa da; kişiliğim hiçbir zaman onları deşifre etmeme izin vermedi.
Hiçbir zaman makam ve  mevkii düşkünü olmadım… Çoklarına göre zor, hatta imkansız sayılacak nice makamlardan  mahkeme kadıya mülk değildir” anlayışıyla bir çırpıda ayrılıverdim...
Hiçbir zaman yaptıklarımı anlatma konusunda becerikli olmayı denemedim… Lakin yapamadıklarımı yapabilme çabası içinde oldum…

İkiyüzlü, çıkarcı, muhteris zavallı yalakalar hariç; hiçbir kimseyi küçümsemedim...  Dostlarımın daima benden daha akıllı ve mahir insanlardan oluşmasına büyük önem verdim...

Düşmanım da olsa eleştirilere refleksle cevap vermedim... Varsa tüm doğrulardan istifade ettim...
Davet edilmediğim hiçbir sofraya oturmadım… Sonra da “hesabı kim ödeyecek?” Demedim...



10 Eylül 2011 Cumartesi

VİRA HABER, NİCE YILLAR

Harun Yavruoğlu

 Bu Yazı Toplam 33 defa okunmuş ve 0 adet yorum yapılmıştır.
Trabzon’da Taka denilince akla hep karikatür ve mizah gelirdi…
Ya da mizah denince akla mutlaka Taka gelirdi…
Ve bu karşılıklı çağrışımlar 2005 yılına kadar sürüp gitti…

Hatta bu kardeşiniz; Karikatürist ve gazeteci Hikmet Aksoy’dan hemen sonra epey bir süre Taka Mizah Sayfasının kaptanlığını da yapmıştır.
Trabzon’da karikatürün gelişmesinde, karikatüristlerin çoğalmasında ve mizahın boy vermesinde çok büyük misyonlar yüklenmiş bir sembol isimdir Taka.
Hatta vaktiyle Taka’ öylesine sevilmiştir ki,
onu ele geçirme adına nice açık ve soğuk savaşlar olmuştur.
Öyle ki sürekli çatışmalardan hareketle “Trabzon’da ne  çok karikatürist varmış” kanısı abartılı hale gelmiş,
rahmetli Semih Balcıoğlu bir söyleşide:
“İstanbul’dan sonra en çok karikatürist Trabzon’dadır” demiştir ve bunu Türkiye’ye mal eden elbette Mizahın ve karikatürün sevimli Taka’sıydı.

Ancak dedim ya 2005 yılına kadar…
Ve sonra…
Sonra sahibi Ahmet Sancak’ın fikri önderliğinde ‘Karadeniz’den Haber’ Gazetesi; bazı çevrelerin endişeyle karşılamasına rağmen adını ‘Taka’ olarak değiştirmiş;
Yıllarca ambarında mizah ve karikatürü taşıyan bu deniz taşıtının ambarında o tarihten sonra artık sadece mizah değil:
Güvenilir habercilik…
Usta yazarlar…
Toplumların ortak değerleri olan kültür ve sanat,
edebiyat ve şiir
ve pek çok hususiyetleri içeren bir amiral gemisine dönüşmüştür Taka.

Ve bu gücüyle Taka kamu hizmetini başarılı bir şekilde halkına yansıtan bir haberciliği görev edinmiş ve da çok sevilmiştir.
Artık Trabzon’dan yola çıkan Taka
Karadeniz’i de aşarak Marmaralara… Hatta Avrupalara uzanmıştır…

Taka rekabetin her türlü tufanını alt ederek vardığı limanlardan mekânlara haberlerin en güvenilirini servis eden bir dost oluvermiştir kısa zamanda…
İşte bu yüzden Taka denince aklıma
Denizler gelir…
Dalgalar, dümenler,  tayfalar, miçolar gelir…
O yüzden Taka denilince aklıma
hayata açılan pencereler…
Sanata ulaşan eller…
Gerçeğe uygun haberler gelir…
Zeki’ce düşünülmüş projeler…
Temiz Zihni’yetler…
Yusuf  tadında dostluklar…
Hamza sükunetinde  aktiviteler ve
Çizgilerin nizam-ı,
Denizlerin olmazsa olmazı; leventler gelir aklıma…
Ve sonra Karpuz tadında, mermer asaletinde bir evveliyat…
Ve iskele sancak gelir aklıma…

Taka suda vira haber;
Vira vira nice yıllar…

8 Eylül 2011 Perşembe

7 Eylül 2011 Çarşamba

şair dost fikret ünalan'ın kaleminden dostu harun yavruoğlu'na sevgi dizeleri...

KUTLU OLSUN
Şiirin Hikayesi

Trabzon'da üç yıl birlikte çalıştığım değerli dost, gazeteci yazar, şair, karikatürist Harun YAVRUOĞLU' na armağandır.


Harun YAVRUOĞLU dostuma

DÖKTÜM DENİZE DERDİMİ ÖLDÜ BÜTÜN BALIKLAR.
BİR DOSTUM DUYDU BENİ GÜLDÜ KALABALIKLAR...


Tam onbeş yıldır görmedim seni.
Halen unutamadım dostça sevgini.
Senden sonra bulamadım dengimi.
Hırçın Karadeniz’in candan yiğidi.

Derdini deniz değil kardeşin görsün.
Boşver, kalabalıklar kendine gülsün.
Balıklar yaşasın, kardeşin solsun.
İyi ki, doğmuşsun dost, kutlu olsun.

21 Nisan 2011 Perşembe

Yarun Yavruoğlu

HARUN
Yavruoglu
1956 Yılında doğdu.
Mayısa kalmadan anası Nisanın 29’una yetiştirmeyi bildi bilmesine de babası askere gitmeden bebek Harun’u görmesini sağlayamadı.

“Şifrem: Dokuz dokuz elde var sıfır” diyor Harun Yavruoğlu.
Evet; doğum tarihi olan 29.04.1956 olması bunu açıkça anlatmaktadır.

On yaşına kadar köyde yaşadı.
Ve o zaman zarfındaki en büyük aforizması minareye
“HOCANIN KALEMİ” yakıştırmasıdır.
ki dedesi rahmetli Haci Hüseyin Yavruoğlu bu olayı çokça anlatır içten gülerdi bu yakıştırmaya.

Ancak dahası bu benzetme çocuk Harun’u dedesinin gözünde acayip akıllı çocuk yapmaktaydı.
Lakin o itibar Harun’un çetende ateş yakmasına kadar sürdü…

Harun’un dedesiyle muhabbeti kıskanılacak kadar güzeldi…
1967 yılında Babası rahmetli Ali Yavruoğlu’nun Almanyadan kesin dönüş yapması ve şehre yerleşmesi nedeniyle Harun’un Köyündeki yaşamışlığı bir anda elde var sıfır durumu almıştı.
Yeni hayat yeni düzenler gerektirmekteydi.
Şehir, önceleri kovdu kalbinden Harun’u.
Aşağıladı, yadırgadı…

Bildiklerini görmezden geldi,
Şehrin ondan istediklerini ise, o bilmiyordu.
Değişmesi gerekenin aslında kendisi olduğunu birkaç ayda anlamıştı.
Ve
imdadıma satın aldığı “görgü ve muaşeret kuralları” kitabı yetişti.
Meğer su içmesini,
tokalaşmasını,
selamlaşmasını,
hal hatır sormasını… Velhasıl hiçbir şey bilmiyordu Harun…
Bilmemekte, öğrenmemekte ayıptı şehir hayatında
Harun bir yıl sonra gittiği ortaokulda; sağlık, temizlik, görgü muaşeret kolu başkanı olmuştu
Yani belli ki satın aldığı o kitap çok işe yaramıştı...
Sonra madem şehirliydi,
Sporcu da olabilirdi. Ve odlu da.

Köy kökenli bir çocuk için ya boks ya da güreş olmalıydı.
o güreşte karar kıldı.

Artık onun bedeni Musa Hocaya emanetti.
Lakin o rahmetli insan da sevmezdi dokunmayı,
mindere girmeyi,
güreşi sevmezdi aslında.
Aslında çok yalnız ve de mutsuzdu.
Ve bekârdı ellisinde…

Birkaç yıl sürdü güreşli yılları Harun’un.
Küçük çapta şampiyonluklar kazandı… Yenilgiler tattı. Ve sonra babasının “yeter artık” dediği yerde bitirdi güreş sporunu.

Sporun Harun’a en önemli katkısı özgüven ve zararlı alışkanlıklara bulaşmaması olmuştur.

En sevdiği tarafı, hiçbir şey olamayışı...
yani siyasi anlamda.
Ne tam anlamıyla esaslı bir sağ fikra sahip olmuş, ne de
Ne de sol görüşlü.
Harun’a göre her fikrin doğruları da yanlışları da vardır.
Bu nedenle zıt fikir sahiplerini karşı hiçbir zaman
düşman görmemiştir.
O her fikre yakın her fikre uzaktı.
Ancak tam bir Yılmaz Güney Hayranıydı…
Baba, ağıt, Acı, Umut, Arkadaş, Sahtekar,Yol, Sürü…
Sürüsüne bereket. Pek severdi.

Taki, 1982 yılında Adananın yumurtalık ilçesi Hakimi Sefa Mutlu’yu vurmasına kadar.
Ardından işlediği suçu amca oğlu Abdullah Bütün’ün üstüne yıkmasına ve savunma sırasında öldürdüğü savcının eşine yönelik iftiralardan sonra durum değişti Harun için.

Karikatüre ilgisinin nedeni, Usta çizer Semih Balcıoğlu’nun sevimli, mahçup, adamcıklarıdır.
Hele Balcıoğlu’nun çizdiği anıtkabirde edepli bir köylünün  “Atam ülkede herkes izinde, yalnız ben çalışıyorum!” demesi
Genç Harun Yavruoğlunun Karikatüre ilgisini tetiklemiştir

İlk karikatürü yakın dostu rahmetli Ali Taner Taşkesen’in teşvikiyle Karadeniz Gazetesinde “günün karikatürü” olarak birinci sayfadan yayınlandığında; artık geri dönülmez bir yoldaydı.

O yolda çok kavgaları oldu.
Yoluna taş koyanlar oldu.
Aldığı ödüllerin rahatsız ettiği kimselerle hiçbir zaman dost olmadı…
Ama dedim ya geri dönüşü yoktu o yolculuğun.
Peş peşe aldığı ödülleri… Ard arda açtığı kişisel karikatür sergileri izledi.

Artık şehrin radyo ve televizyon programlarına davet edilmeler…
İş ve çevresindeki dostlarının ona karşı sevgisini arttırdı.
Ama çevrede en çok merak edilen Harun’un bu işlerden KAÇ LİRA kazandığıydı…
Ve Harun bu sorulara “HİÇ” demekten bikmiştı.

Harun Yavruoğlu:
Bir süre Karadeniz Gazetesinde Taka Mizah Sayfasını yönetti.
Sonra Hamsi Mizah dergisinin çok donanımlı bir yayın Kurulunun başkanı olarak olumlu tepkiler ve ödüller aldı.
Her faninin ölümü tattığı gibi Hamsi Mizah dergisi de derin uykulara dalınca,
Karadenizden GÜNEBAKIŞ Gazetesinin yayın hayatıyla 2000 yılında “DURUM KARIŞIK” mizah sayfasını 3 yıl boyunca sürdürdü.
Bu çizimleri neticesinde 2 yıl üst üste yılın gazetecisi ödüllerini aldı.
Ve bir gün küçük bir alınganlıkla nedeniyle Günebakış Gazetesinden ayrıldı.

Bu arada yakın çevremdeki dostları şiir ve yazarlık yönlerini de irdelenmeye başlanılınca önerilere karşı ilgisiz kalamazdı.

Derken şiirde de ödüller,
Plaketler şiire karşı ilgisini daha da arttırdı…
Şölenlere davetler gelmeye başladı...
Ardından Karadeniz Yazarlar Birliği Yönetim Kurulu,
Genel Başkan Yardımcılığı ve
Meclis Başkanlığı görevlerinde bulundu.
Ayrıca 2 dönemdir Kurucularından olduğu Trabzon karikatür ve mizahçılar derneği başkanlığını da yürütmektedir.

Halkla ilişkiler ve Müşteri Memnuniyeti
Lütfen dikkat!
Durum Karışık kitapları yayınlandı.

Ayrıca çok sayıda kitap ve
dergi kapakları,
vinyet ve
afişler çizdi.

Aldığı Ödüllerden bazıları:

* 1985 Genç insan ve çevresi Jüri Özel Ödülü

* 1985 Amatör spor konfederasyonunun mansiyon ödülü

* Çağdaş Gazeteciler Derneği yılın gazetecisi ödülü

* 1995 Yunus Dergisi Karikatür Hizmet Ödülü

*  2002 Trabzon belediyesi Karikatür Hizmat Ödülü

*  2001 Gümüşhane Belediyesi şiire katkı ödülü

* 2000 yılında Yeşilay karikatürlerle kötü alışkanlıklardan
    caydırma   ödülü

* 2008 akçaabat belediyesi şiir yarışmasında 1. Ödülü

* 2002 Akçaabat Belediyesi karikatür katkı ödülü

* 1999 yılında Trabzon Belediyesi Karikatürlerle
   “terör’e karşı çizgilerle savaş” ödülü.

* 2000 yılı Trabzon Gazeteciler derneğinin Yılın Gazetecisi Ödülü

* 2001 yılı Trabzon Gazeteciler derneğinin  yılın Gazetecisi ödülü

* 1991 yılı Türk Standartlar Enstitüsü yarışmasında
   “mansiyon” ödülü

* 1996 Türk Telekom karikatür yarışmasında Türkiye 2. Ödülü

* 1988 Trabzon Belediyesi karikatüre katkı ödülü

* 2000 yılında Karadeniz Yazarlar Birliğinin
   “son on yılın en karikatüristi” ödülü.

* 2004 yılında Harşit şiir akşamları şiire katkı ödülü

* Türkiye spor Yazarları Derneği karikatür dalında
   2. lig Ödülü, aldığı ödüllerden bazılarıdır.

2011 yılı itibarıyla toplam 22 kişisel karikatür sergisi açtı.

1985 yılında Trabzon’da ilk sergisi İş sanat galerisinde

          1987 yılında Trabzon iş sanat galerisinde.

1989 yılında Devlet Güzel sanatlar galerisinde.

1995 yılında Devlet Güzel Sanatlar galerisinde

1996 yılında Sürmene Belediyesi açık hava karikatür sergisi

1999 yılında Hüseyin goloğlu sergi salonunda

2001 yılında Fatih Eğitim Fakültesi Oditoryumunda

2002 yılında Akçaabat belediyesi sergi salonunda

2003 yılında Hayrat ilçesi Öğretmen evi sergi salonunda

2004 yılında Gümüşhane

2005 yılında Gümüşhane

2006 yılında Gümüşhane

2007 yılında Gümüşhane

2008 yılında Akçaabat Tevfik Serdar sergi salonunda

2010 yılında Rize Derepazarı’nda

2010 yılında Gümüşhane

2011 yılında Giresun Görele Öğretmen evi sergi salonu

2011 yılında Hamam-i zade İhsan Bey sergi salonunda

2011 yılında KTÜ Fatih Eğitim Fakültesi
          Oditoryumu sergi salonunda gerçekleştirdi.